28 Temmuz 2015 Salı
Yakamoz koyu II
Kaptan Paşanın tahtırevanı iki levent tarafından limana indirilirken koca Arap bir an bile yanından ayrılmadı ve her sarsıntıda leventleri azarladı. Leventler forsa yerine bir kez daha kendilerinin bu işe seçilmesine bozulmuşlardı ama hiç biri gözlerinden ateş çıkan zencinin karşısına çıkıp şikayette bulunmadı.
Kızılca Ağa kadırgadan ayrılmadan önce Turgut çavuşa gerekli emirleri vermişti, Muharrem de forsanın iaşesiyle görevlendirildi. Muharremi teknede bırakmak için bir bahaneye ihtiyacı yoktu ama yine de onun soru dolu gözlerine her zaman bir cevap bulacak kadar merhametliydi. Yola çıkmadan önce kimsenin gemiden ayrılmaması, her an demir almaya hazır olmak için lazım gelenin yapılması ve gerekli ikmalin çok süratli bir şekilde tamamlanması için emirlerini son bir kez tekrarladı. Küçük kafile limandan uzaklaşırken çavuşlar tekneden gizlice ayrılıp etraftaki batakhanelere kaçmak için fırsat kollayan leventlere göz dağı vermek için hançerlerini ve yatağanlarını görünür hale getirdiler.
Kaptan Paşa her öksürüğünde ağzından fırlayan ve sakalına bulaşan kan zerrelerini elindeki kırmızı mendille silerken bir yandan da sallanan tahtırevanın verdiği rahatsızlığı çevresine belli etmemek için çabalıyor, mümkün olduğunca dik ve hareketsiz durmaya gayret gösteriyordu. Saraya uzanan yol uzun ve sık sık oldukça dikleşen yokuşlardan oluşuyordu. Dar ve karanlık sokaklarda bir kaç dilenci ve sokak hayvanlarından başka iki kez asayiş devriyesine rast geldiler. Devriye çavuşları Kızılca Ağaya selam verip kafileye hürmetle yol açtılar.
Kazırcıoğlu Aytekin beyin mütevazi sarayının meşe kapıları kalın, büyük ve ağırdı. Gözetleme deliği açılana dek Selim çavuşun metal plakalara bağlı halkaları üç kez vurması gerekti. Gelenlerin kim olduğu anlaşıldıktan sonra bu önemli misafirler gürültülü bir şekilde açılan kapıların kanatları arasından ön avluya oradan da selamlık girişine buyur edildi.
Kaptan Paşa leventler ve koca Arabın şevkatli elleri tarafından sert ama rahat bir divana oturtuldu.
"Ağa, beyimiz sana benden sorduğunda hiç bir şeyi saklama. Gördüğünü bildiğini olduğu gibi anlat. bu felaketin sorumlusu tek başına benim. Tüm gerçekliğiyle ben zaten anlatacağım ama olur da nefsim bana bazı şeyleri unutturur. Sen hiç bir şeyi atlama. O hengamede düşen her yiğidin vebali benim boynumadır. Hesabı önce devlete sonra cenab - ı hakk a vereceğiz.". Kaptan Paşa zorlukla konuşuyordu ve o konuşurken gözleri biraz daha büyümüş olan zenci bir ona bir kızılca Ağaya bakıyor her kelimenin sonunda itiraz etmesini umarak kendini zor tutuyordu.
Kızılca Ağa konuşmak için Paşanın sözlerini bitirmesini hürmetle bekledi. Daha sonra göbeğinin altında birleştirdiği ellerinin duruşunu bozmadan ve gözlerini yerden kaldırmadan tane tane konuşmaya başladı.
"Paşam senin önünde ve beyimizin huzurunda sefer hakkında konuşmak haddimize değildir. Ancak olur da sorulursa doğrudan başkasını söyleyecek değiliz Allah şaşırtmasın. Yıllardır himmetinle geldiğim bu mevkide ne sana ne devlete yalan söylemek nasib olmadı bundan sonra da olmasın inşaallah. Paşam sefer boyunca verdiğin her emir, kurduğun her plan ziyadesiyle isabetli, ziyadesiyle faydalı idi. Düştüğümüz tuzağın ve yaşadığımız bozgunun nasıl bir ihanet neticesinde vukuu bulduğunu sen benden çok daha iyi bilirsin. Bütün bu vebali üzerine alman yaptıklarını o hainlerin yanına bırakmaktan çok daha fazlasına mal olacaktır."
"Kafi Ağa kafi. Dediklerinde haklılık payı çoktur ancak bilmez misin ki sefere çıkıldığında seçilen askerin de dağıtılan görevin de tek sorumlusu serdardır. Askerin, çavuşun, ağanın liyakatini de ihanetini de serdar önceden ölçmek zorundadır. Bana olan sevgin bakışındaki adaleti gölgeliyor. Ancak sana vereceğim son emir sadakatin yüzünden kendi kelleni tehlikeye atacak sözler sarfetmeyesin. Bahriyenin senin gibi Ağalara ve gelecekte paşalara ihtiyacı var."
Kızılca Ağa tam cevap vereceği sırada selamlık kapıları açıldı ve paşayla birlikte huzura davet edildiler. Aytekin Bey ahşap işlemeli yüksek tahtında öfkesini gizleyemediği bakışlarla onların gelişini izliyordu.
Kaydol:
Kayıt Yorumları
(
Atom
)
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder